Ölen eşinin anısını canlandırmak için çaresiz bir finansal danışmanın, geçmişi yeniden şekillendirmek için hipnoza başvurduğu alışılmadık bir hikayeyle karşı karşıyayız. Bu hikaye, seyirciyi derin psikolojik labirentlerin içine çeken bir dram-bilim kurgu karışımı bir film. Anıların, acının ve aşkın karmaşık örgüsünün anlatıldığı bu film, öldükten sonra bile sevdiğimize nasıl tutkulu bir aşkla bağlı kalabileceğimizin altını çiziyor. Filmin başrolünde yer alan finansal danışman karakteri, hipnozun bilinmeyen ve gizemli dünyasına adım atarak, geçmişini ve dolayısıyla acı dolu anılarını kontrol etmek için çaresiz bir çaba içinde. Bu süreçte, izleyici olarak biz de karakterin duygusal çalkantılarına, anılarıyla yüzleşmesine ve bu sürecin getirdiği zihinsel çatışmalara tanık oluyoruz. Bir yandan finansal danışmanın geçmişteki hatıralarını yeniden canlandırma çabası, diğer yandan hipnozun gerçekliği sorgulatan sınırları, filmi karmaşık fakat aynı zamanda düşündürücü bir seyir haline getiriyor. Acının hafızadan silinip silinemeyeceğini, geçmişi değiştirme çabasının ne kadar etkili olabileceğini ve bir kişiye olan aşkın ölümün bile üstesinden gelip gelmeyeceğini sorgulatan bu film, izleyicisine psikolojik bir yolculuk sunuyor. Sonuç olarak, ölen bir eşin anısını canlandırmak için hipnoza başvuran bir finansal danışmanın hikayesini anlatan bu film, karmaşık konusu ve izleyiciyi düşündürme yeteneği ile sinema severlerin kaçırmaması gereken bir yapım olarak dikkat çekiyor.
Yorum Ekle